Keşfettik zamanı ve mahkûm olduk ona.
Nasıl ki, bir kez bildiğini bir daha bilmez olamazsın,
Zaman da bir daha çıkmadı aklımızdan.
Çıkmamakla da kalmadı; düzenledi ne var, ne yoksa her şeyi.
Madem bir saatin tık-taklarına bağladık yaşamı,
O zaman yararlanalım lanetimizden.
Camı gerektiği kadar üfleyelim örneğin;
Ne patlatacak kadar uzun, ne sönük kalacak kadar kısa.
Tam zamanınca.
Yemeği ocaktan tam zamanında alalım ya da;
Ne çiğ kalsın, ne yansın.
Meyveyi olur olmaz koparalım dalından;
Ne ham olsun, ne düşüp çürüsün.
Yola tam saatinde çıkalım;
Her şeyi görecek, vaktinde dönecek kadar.
Ustalaşalım yani yaşamda.
Sonra da bir ustanın vakarı ve keyfiyle,
Yaşayalım sırası geldiyse,
Ölelim, ölmenin vaktiyse.
Madem lanetledik kendi kendimizi saniyelerle,
Vakti gelen, tam zamanında…
Muhteşem, ustalaşırım inşallah hayatta, tam da zamanı sanki şu sıralar.