Biliyor musunuz, benim kim olduğumu siz belirliyorsunuz. Hayır; ben sizin yönlendirme ya da telkinlerinizle kendim olmuyorum. Benim ben olma durumum benimle ilgili. Ama kim olmam, soranla ilgili. Yani bu satırları okuyan, bir yerde yüzümü gören, söylediğim sözlerle, görüntümle ya da doğrudan benimle karşılaşan insanlar “Ah bu çok önemli bir adam”, “Aaa evet ya böyle biri var” ya da “kim la bu düdük?” gibi bir uçtan diğerine çok değişik cümleler kurabilir. İşte bunların hepsi sizinle ilgili.
Dediğim, yaptığım şeyler, hayatta durduğum yerler sizin için de önemliyse ben de değerli biriyimdir. Hiç tanımıyorsanız ya da yaşamdaki tercihlerimi önemsemiyorsanız ben de o kadar bir adamın sizin için. Hiç tanımayan biri açısından, dünyada yokum bile.
Bununla birlikte birinin bir diğer kişiye dair düşünebilecekleri de düşüncenin sahibi ile ilgili. Olumlu ya da olumsuz düşünceler, sevgi ya da kaygılar, komplo teorileri ya da insanlara tanıyabileceğiniz geniş alanlar da sizin kişiliğinizden, düş dünyanızdan doğuyor. Durup dururken sizden bir kötülük bekleyen kişi, büyük olasılıkla o şeyin yapılabileceğini düşünebiliyor hatta yapabilme olasılığı da olan biridir.
O yüzden kendinizi tanımladığınız yerle ilgilenin. Başkalarının dedikleri ile değil. Bu eleştirileri dinlemeyin, değerlendirmeyin demek değil elbette. Eleştiri çok değerli bir şey. Bana bir eleştiri geldiğinde o düşünce ile kavga etmeden önce “haklılık payı olabilir mi” diye bir aklımdan geçiririm. Varsa, o yanlıştan dönme şansı olarak kullanırım eleştiriyi. Her zaman haklı bulmayabilirim de. O zaman göz ardı eder, yanlış anlaşıldığımı düşünürüm. Kimi zaman da sandığımız kadar iyi niyetli değildir eleştiri. O zaman da bu kötü niyetli yaklaşıma olanak sağlayacak ne yaptım diye düşünür, yarar çıkarmayı yeğlerim.
O şunu dedi, bu bunu söyledi ile yitirecek kadar çok zamanımız yok hayatta. Bence asıl olan nasıl bir insan olmak istediğim, nasıl yaşamak istediğim. Bana sorarsanız -ki şu satıra kadar okuduysanız sorduğunuzu ya da önemsediğinizi varsayabilirim- en önemli şey huzur. Hayatıma her ne girecekse onlardan tek beklentim var olan huzurumu anlamsızca aşağı çekmemeleri. Bu eş, dost, eşya, kitap, iş, her şey olabilir. Yeni bir şeyin hayatıma girmesi zaten bir artı değerdir. Olanı götürmesin, bence gayet iyi bir şey. Ben de kimsenin huzurunu azaltmayayım. Yaşamın zorlukları, mücadele edilmesi gereken zamanlar olabilir ve yakın çevremizle birlikte aşmamızdan daha doğal bir şey yok. Bu başka. Ama hiçbir şey yokken birbirimize yaşamı zorlaştırıyorsak o yaşamlarda var olmayalım daha iyi.
Kendi nitelemelerinden dolayı sizi olduğunuzdan başka görenleri çok ciddiye almayın. Kendinizle ilgilenin. Sevdiklerinizle, işinizle, hoşlandığınız şeylerle. Hayyam’ın dediği gibi; “Ben varsam var dünya, ben yoksam o da yok”.
Mutlulukla…