2-3 hafta önce Adana’da “Murtaza” oyunumuzu topluca seyreden bir okulun öğrencileri ile söyleşiye gittik. Liseli gençlerle 2-3 saat kadar sohbet ettik. Kimi ile Murtaza kahraman mıdır, anti-kahraman mıdır diye tartıştık, kimi ile oyunculuk üzerine konuştuk. Sonra arkalarda oturan bir “delikanlı” el kaldırdı ve sordu
– Hiç yüzüme vurma dediniz mi?
– Anlayamadım?
– Kavga ederken “Yüzüme vurmayın” falan dediniz mi? Oyuncu olduğunuz için…
Önce soruyu anlamaya çalıştım. Anladığımda ilk anda daha çok şaşırdım, ve yanıt verdim :
– Ben hiç kavga etmedim.
Delikanlının anlamakta güçlük çektiğini görünce konuyu biraz daha açmak zorunda kaldım :
– Yani hiçbir kavgam ya da tartışmam “fiziksel şiddet” boyutuna varmadı.
Sonra çıkışta kendi kendime düşünmeye daldım. Acaba hiçbir zaman gerçekten bir mücadele içine girmemiş miydim? Girmiştim. Hep derdimi anlayan insanlarla mı karşılaşmıştım? Hayır. Korkak biri miydim? Pek sayılmaz. Peki fiziksel bir kavgaya girmemiş olmak bunca şaşırılacak bir şey mi? Görünen o ki, kimi insanlar için evet. Soru, cevap, soru, cevap…
Sorgularım sürdü, bitti… Sonra; kendimi tebrik ettim. Hemen ardında da “kemal” yolunda toplumda ne çok yolumuz olduğu konusuyla bir kez daha yüzleştim.
Hayırlısı olsun blogger..:))))
Teşekkür ederim ABİ :)))
Evet, çok üzücü ve sarsıcı birkaç sorudan biriydi bu. Tespitiniz ne kadar da doğru. “Kemal” yolunda “Mustafa Kemal ” yolunda daha çok yolumuz var.
Ama işimiz o kadar da kolay değil… Tv dizilerine, magazin kültürüne, materyalizme, apolitizme maruz bırakılan, milli değerlerimizi çağdışı bulan, sanattan bihaber, kendilerine doğru örnekler seç(e)meyen gençlerimizle bu yol çok zorlu ve uzun olacak…
Kendilerine dayatılan popüler kültürden başka alternatifler peşinde koşan, arayan, soran, düşünen, araştıran ,üreten, sorumlu, bilinçli gençler hepimizin hayali. Böyle gençlerimiz yok mu ? Elbette var ama çok az sayıda.
Geleceğimiz –gençlerimiz- için toplumun her kesimi sorumlu… Anneler, babalar, aile, okul, öğretmenler, siyasetçiler, sanatçılar, medya yöneticileri… Herkes üstüne düşeni yapmalı! Çok daha geç olmadan işin bir ucundan tutmalı ! Göz önüne İYİ ÖRNEKLER çıkarılmalı. Gençleri sanatla, sporla, bilimle buluşturmalı. Fiziksel ihtiyaçların giderilmesi kadar ruhun da beslenmesi gerekliliği üzerinde durulmalı.
Böylece; ruhunu, duygularını, aklını geliştiren gençlerimizin kavga etmek, şiddetle sorunu çözmek aklının ucundan bile geçmeyecektir.
Bunu sadece ben, bir öğretmen olarak yaptığımda güçsüz kalırım, hep birlikte bu sorunun üzerine gitmeli, gençleri eğitmeliyiz.
Bu zorlu “kemal” yolunda işimiz uzun ve zor ama imkansız değil ! Hala umutluyum daha doğrusu olmak istiyorum 🙂
Yazınızda bahsettiğiniz okuluma gelerek, değerli zamanınızı öğrencilerimle söyleşiye ayırdığınız için size minnettarım. Asil, eğitimli, çağdaş, sabırlı duruşunuzla ve cevaplarınızla onlara iyi bir örnek oldunuz ve birçoğunun “kahraman”ı oldunuz. Sonsuz teşekkürler.
Atike Ünlü
Adana Sungurbey Anadolu Lisesi
İngilizce Öğretmeni
Değerli Atike Öğretmenim,
Her şeyden önce tiyatromuza ve yazdıklarıma gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederim.
Yazıma aldığım soru uzunca bir sohbette yüzlerce öğrenci içinden çıkan bir tek soruydu sadece. Geri kalan ve üzerinde çok değerli sohbetler ettiğimiz sorulara ve onları soran arkadaşlarıma da haksızlık etmek istemem.
Ben umutsuz değilim. Zira siz varsınız, biz varız.
Sevgi ve saygılarımla.
Gençlere "Örnek" olmak ulaşabileceğimiz en güzel noktalardan biri. Sağolun.
Ben üstüme düşeni yapmak için biraz da "Murtaza"ca çaba göstermeye devam ediyorum, edeceğim. İş ki sizler de bizi yalnız bırakmayın.
Sisteme, düzene inat "Murtaza" olmalıyız hepimiz. "Murtaza" ları gördükçe ,duydukça mutlu oluyor, umut doluyor insan.
İyi ki varsınız. Bizim aylarca öğrencilere anlattığımız, kazandırmaya çalıştığımız davranış ve düşünceleri, sizler oyunlarınızla o kadar güzel anlatıyorsunuz ki… Üstünüze düşeni hakkıyla yapıyorsunuz.
Adana'da güzel şeyler olur da, biz sizleri yalnız bırakır mıyız? Ben ve öğrencilerim tiyatrodan asla vazgeçmeyeceğiz.
Sevgiler.