İnsan suretinde odunlar…
Dizi dizi, çığlık çığlık.
İnsan suretinde odunlar;
Ne izan, ne vicdan…
Odunlardan bir orman.
Eli var, ayağı var, kalbi yok.
Üstünde alevi var, ışığı yok.
İnsan suretinde odunlar.
Yaktılar.
Yaktılar korku suretindeki insanları…
İnsanları.
Gün geçti, ay geçti, kim bilir kaç yıl geçti,
Ağalar, beyler,
Hatırlılar, güçlüler,
Koydular “insanlık” adına
Korku suretindeki insanların arasına onları tutuşturan insan suretinde odunları.
Ey devran!
Her yaprağında ilerler görünürken tarih suretinde rakamlar,
Nasıl bunca geri gider bu topraklar?
Yeter bunca titrediğimiz kâh öfkeden, kâh hırstan,
Kâh kederden, kâh korkudan.
Sıra sende.
Şimdi sen titre bir kere ve gel kendine.
(Bu satırlar 2 Temmuz 2011 tarihinde yazılmıştır)